Member-only story
Kestirme Yol — Bir korku hikayesi

(Ücretli üyeliği olmayan kullanıcılar yazının tamamını buradan okuyabilirsiniz)
Kaş’daki bir haftalık tatillerinin son günüydü. Dönüş yoluna akşam üzeri çıkmalarına rağmen arabanın ekranındaki sıcaklık göstergesi dışarının otuz sekiz derece olduğunu gösteriyordu. Klima açıktı ama beyaz tişörtü sırtına yapışmıştı ve boynundan göğsüne doğru ter damlalarının hafifçe gıdıklayarak aktığını hissediyordu. Ancak Eray’ı bu kadar bunaltan şey ne dışarıdaki sıcaklık ne de vücuduna yapışan tişörtüydü. Asıl sorun, tatillerinin son üç gününü, incir çekirdeğini bile doldurmayacak bir meseleyi her zamanki gibi abartarak mahveden karısının son bir saattir söylenmesiydi. Yorgun olduğu her halinden belli olan zavallı garsondan o soğuk buzlu içeceği hiç istememiş olmayı diliyordu içinden. Çapraz masadaki kadının sandalyesini hızlıca geriye itip kalkacağını ve içeceği getiren garsona çarpacağını nereden bilecekti? Bardağın tepsiden havalanıp karısı Şeyma’nın üzerine uçuşunu ağır çekimde izlemişti sanki. Daha o anda son üç günlerinin nasıl geçeceğini biliyordu. Ne garsonun özürleri ne de otel müdürünün onları özel balayı odasına alması bir işe yaramamıştı.
Eray için geçmek bilmeyen o üç gün sonunda bitmiş ve yola çıkmışlardı. Ankara’ya doğru sürecek olan ortalama 8 saatlik yolculuğu da atlatırsa bu eziyetten kurtulup ertesi gün işe koşarak gitmenin hayalini kuruyordu. Kulaklarını görünmez tıkaçlarla tıkayıp kafasının içinde hayallere dalmıştı. Arada sırada otomatik olarak hıhı, evet ve haklısın diyor onun dışında konuşmuyordu. Zaten istese bile konuşmak için bir fırsat yakalayamazdı.
Şeyma sonunda telefonuna gelen mesajla ilgilenmek için konuşmaya ara verdi. Eray radyoyu açtı ve eğlenceli bir şarkı bulmak umuduyla kanallar arasında gezmeye başladı. Hava artık iyice kararmıştı. Eray sürekli saate bakıyor ama dakikalar bir türlü geçmek bilmiyordu. Arabanın navigasyon ekranına baktı ve haritayı biraz küçültüp önünde ne kadar yol olduğuna göz attı. Yaklaşık on kilometre sonra otobandan bir çıkış vardı ve haritadan anladığı kadarı ile birkaç ilçe ve köyün arasından geçerek Afyon’a bağlanıyordu. O yola dokundu ve cihaz rotayı yeniden hesapladığında kırk beş dakika daha erken Ankara’ya varacaklarını gördüğünde çocuk gibi sevinmişti. Tam zamanında güzel bir kestirme yol bulmanın verdiği keyif yüzüne yansıdı. Biraz sonra aracın hoparlöründen…